8 Ocak 2011 Cumartesi

ELBET GÜN DOĞACAK


Elbet gün doğacak,
Yarınlar umut ışıklarıyla aydınlanacak.
Bakacaksın en parlak gökyüzüne,
Dalacaksın mavi dalgaların seyrine.
Çiçeklerin kokusu alıp götürecek seni,
Dalacaksın hülyalara; seveceksin her yeri…

Elbet gün doğacak,
Karanlıklar bir bir parçalanacak.
Bahar geliyorum diye seslenecek,
Ardından yeşil tonlar, mis kokular belirecek.
Hayatın tadını o an çıkaracaksın,
Sarılacaksın umutlara; geçmişi bir kenara bırakacaksın.

Elbet gün doğacak,
Takvimler kopacak, saçlar ağaracak.
Belki de yaşlandığını hissedeceksin,
Aynaya bakıp ben neydim diye üzüleceksin.
Göreceksin hayatın ne olduğunu,
Anlamayacaksın güllerinin solduğunu.

Elbet gün doğacak,
İçimizde bir tek mutluluk kalacak.
Yaşayacaksın geçen günleri bir anı gibi
Anlayacaksın boşa geçen zamanlarının kıymetini.
Yine de umudunu kaybetme şükret Mevla’ya,
Belli mi olur umut tohumlarını ekmişsindir yarınlara…

                                                                     COŞKUN SUCU      
                                                                        25.07.2009
                                                                      Cumartesi/ 02:00 

21 Aralık 2010 Salı

TUZLU KAHVE HİKAYESİ

Kıza bir partide rastlamıştı.. Harika birşeydi. O Gün peşinde o kadar
delikanlı vardı ki... Partinin sonunda kızı kahve içmeye davet etti.
Kız parti boyu dikkatini çekmeyen oğlanın davetine şaşırdı ama tam bir
kibarlık gösterisi yaparak kabul etti. Hemen köşedeki şirin kafeye oturdular.
Delikanlı öyle heyecanlıydı ki, kalbinin çarpmasından konuşamıyordu.
Onun bu hali kızın da huzurunu kaçırdı...
“Ben artık gideyim” demeye hazırlanırken, delikanlı birden garsonu çağırdı.
“Bana biraz Tuz getirir misiniz” dedi. “Kahveme koymak için.”
Yan masalardan bile şaşkın yüzler delikanlıya baktı. Kahveye tuz! Delikanlı
kıpkırmızı oldu utançtan ama Tuzu kahvesine döktü ve içmeye başladı.
Kız, merakla “Garip bir ağız tadınız var.” dedi.. Delikanlı anlattı: “Çocukken
deniz kenarında yaşardık. Hep deniz kenarında ve denizde oynardım.
Denizin Tuzlu Suyunun tadı ağzımdan hiç eksilmedi. Bu tatla büyüdüm ben.
Bu tadı çok sevdim. Kahveme tuz koymam bundan. Ne zaman o tuzlu tadı
dilimde hissetsem, çocukluğumu, deniz kenarındaki evimizi ve mutlu
ailemi hatırlıyorum... Annemle babam hala o deniz kenarında oturuyorlar.
Onları ve evimi öyle özlüyorum ki...”
Bunları söylerken gözleri nemlenmişti delikanlının... Kız dinlediklerinden
çok duygulanmıştı. İçini bu kadar samimi döken, evini, Ailesini bu kadar
özleyen bir adam, evi, Aileyi seven biri olmalıydı. Evini düşünen, evini
arayan, evini sakınan biri... Ev duyusu olan biri... Kız da konuşmaya
başladı. Onun da evi uzaklardaydı. Çocukluğu gibi...
O da ailesini anlattı. Çok şirin bir sohbet olmuştu... Tatlı ve sıcak.
Ve de bu sohbet öykümüzün harikulade güzel başlangıcı olmuştu tabii...
Buluşmaya devam ettiler ve her güzel öyküde olduğu gibi, prenses,
prensle evlendi. Ve de sonuna kadar çok mutlu yaşadılar. Prenses
ne zaman kahve yapsa prensine içine bir kaşık tuz koydu, hayat boyu...
Onun böyle sevdiğini biliyordu çünkü...
40 yıl sonra, adam dünyaya veda etti. “Ölümümden sonra aç” diye
bir mektup bırakmıştı sevgili karısına. Şöyle diyordu, satırlarında: “Sevgilim,
bir tanem. Lütfen beni affet. Bütün hayatımızı bir yalan üzerine kurduğum
için beni affet. Sana hayatımda bir tek kere yalan söyledim.. Tuzlu kahvede.
İlk buluştuğumuz Günü hatırlıyor musun? Öyle heyecanlı ve gergindim ki,
şeker diyecekken ‘Tuz’ çıktı ağzımdan. Sen ve herkes bana bakarken,
değiştirmeye o kadar utandım ki, yalanla devam ettim. Bu yalanın bizim
ilişkimizin temeli olacağı hiç aklıma gelmemişti. Sana gerçeği anlatmayı
defalarca düşündüm. Ama her defasında korkudan vazgeçtim.
Şimdi ölüyorum ve artık korkmam için hiçbir sebep yok...
İşte gerçek: Ben tuzlu kahve sevmem! O garip ve rezil bir tat.
Ama seni tanıdığım andan itibaren bu rezil kahveyi içtim.
Hem de zerre pişmanlık duymadan. Seninle olmak hayatımın
en büyük mutluluğu idi ve ben bu mutluluğu tuzlu kahveye borçluydum.
Dünyaya bir daha gelsem, herşeyi yeniden yaşamak, seni yeniden
tanımak ve bütün hayatımı yeniden seninle geçirmek isterim,
ikinci bir hayat boyu daha tuzlu kahve içmek zorunda kalsam da...”
Yaşlı kadının gözyaşları mektubu sırılsıklam ıslattı. Lafı açıldığında
birgün biri, kadına “Tuzlu kahve nasıl bir şey?” diye soracak oldu..
Gözleri nemlendi kadının...
Çok tatlı!.. dedi...

20 Aralık 2010 Pazartesi

SENİNİM


Ta ki o azgın pençeleriyle gelene kadar; ölüm,
Bıraktım kollarına kendimi, seninim.

Seninim işte; et tırnaktan nasıl ayrılmazsa,
Öyleyim işte; seninim, sevda güneşin batmazsa…

COŞKUN SUCU(MAYIS 2010)

14 Aralık 2010 Salı

ÖZLEM !..

Bugün aradığında mutluluktan havalara uçacaktım,ne zamandır sesini duymadığım sen ve bir o kadar da özlenen...Aradığında sınavdaydım,film izliyorduk ondan sınav oluyorduk.Önce gürültüden telefonun sesini duyamadım,tam çıkacağım sınıftan sınavı bırakıp sen kapattın;tel sustu!Ümitlerim sönmek üzereydi ve o an kararı ile dışarı attım kendimi sınav falan umrumda olmadan,hiçbir şey düşünmeden.Sınavdan kalmışım geçmişim umrumda olmaz senın o sesını duyayım ya dünyalar benim olur,bütün dertler unutulur...Sen benim derdim misin yok sa dermanım mı? Hiç fark etmez her türlüsünü çekmeye razıyım:kaderin oyunundan galip gelmek ve bu yalan dünyada sağında vezirleri olan sahte 'şah' ları mat etmek istiyorum sadece.
Seni özledim derken gözyaşlarım yanaklarımda belirdi; sevmek ve özlemek böyle bir şey olsa gerek.Senin o gözyaşlarınla cevap verişin yüreğimi dağladı;esasında bittim tükendim ben,sana diyemedim.Sadece 10 dk yettı mı hayır sen çık gel yanıma senle neler yapcaz neler?.. Sana danışacağım eskisi gibi bana akıl vereceksin akıl hocam benim :) sohbet edeceğiz sabahlara kadar,araba kullanacağım yanımda sen oturacaksın hiç korkmadan,araba kullanmayı nasıl öğretmişsin göreceksin.hasretim tavan yaptı.Çook özledim çook.Allah'ım beni sevdiklerimden ayırma...

13 Aralık 2010 Pazartesi

YALNIZLIK

YALNIZLIK
Gecenin en kuytu köşesinde bulur seni yalnızlık,
Kimsenin olmadığı, ışıkların söndüğü vakitte…
En yakın sırdaşı, yoldaşıdır karanlık,
Kapatınca görürsün ancak gözlerinde.

Derdini paylaşabileceğin bir kapıdır o,
Ne kadar zahmetli, sıkıcı bir yolculuk olsa da,
Kederli olduğunda söylediğin türküdür o
Gönlünde bestelediğin aşk sözlerin olmasa da…

Bulutlarda gezdirdiği hayalleri vardır,
Olmadık kapıyı açar aşk gemisinde,
Engel olamaz dalgalar hep yanındadır,
Derdine derman olur her nefesinde.

Sen istemesen de bırakmaz seni yalnızlık,
Karanlık olmasın; bulur seni rüyalarında
Damarlarına işlemiştir artık ılık ılık …
Sevenin olmasın; yarendir aşk tufanında.

                                 COŞKUN SUCU
                                   (NİSAN 2010)